Akdeniz Diyeti ve Sağlık

Akdeniz diyetinin temelini meyve ve sebzelerle renklendirilmiş tabaklar, tam tahıllar, zeytinyağı ve yağlı tohumlar oluşturmaktadır. Bu beslenme modelinde balık ve süt ürünleri orta düzeyde önerilirken; kırmızı et, doymuş yağlar ve şekerli besinlerin sınırlı miktarda tüketimi önerilmektedir. 

Akdeniz diyeti yüksek miktarda posa, tekli ve çoklu doymamış yağ asitleri, antioksidanlar içermesi ve bağırsak mikrobiyatasında oluşturduğu olumlu etkiler sebebiyle metabolik ve nörolojik hastalıklarda umut verici bir beslenme modeli olarak karşımıza çıkmaktadır.

Akdeniz diyetinde yeterli n-3 yağ asitlerinin alınması, tekli doymamış yağ asitlerinin beslenmenin temelinde olması ve doymuş yağ asidi ile kolesterol alımının düşük olmasının kardiyovasküler hastalık riskini düşürmektedir.

Akdeniz diyetinde bitkisel kökenli yağların ve lif açısından zengin besinlerin kullanılması, tokluk süresini uzatmakta ve iştah kontrolü sağlayarak obezite ve tip 2 diyabetin de önüne geçmede yardımcı olmaktadır.

Akdeniz diyeti diğer diyetlerin aksine sürdürülebilirliğe ve kültürel mirasa önem verdiği, insanları sosyal hayattan koparmak istemediği için diyette kültürel unsurlara ve yaşam tarzına dikkat çekmektedir. 

Akdeniz diyet modelinin dikkat çektiği bir diğer konu fiziksel aktivite düzeyidir. Vücudun yaktığından daha fazla enerjiyi vücuda alarak, obezite riski başta olmak üzere diğer hastalık riskleriyle karşı karşıya kalıyoruz. Bunu önlemek için günlük hayatta yapacağımız ufak değişiklikler; mesela asansör yerine merdiven kullanmak, gidilecek yakın yerlerde araba yerine yürümeyi tercih etmek, ev işleri ile uğraşmak veya boş zamanlarda açık alanlarda spor yapmak fiziksel aktiviteyi arttırmamıza yardımcı olacak ve enerji dengesini korumamıza katkı sağlayacaktır.

Sağlıklı günler dileriz…

Uzm. Dyt.

Harika Özkaya