Kırma Kusurları Nasıl Tedavi Edilir?
Net görme dışarıdan gözümüze gelen ışığın tam olarak sinir tabakası üzerine odaklanması ile saÄŸlanır. EÄŸer göz bunu kendi mercek sistemi ile yapamıyorsa devreye sokulacak bazı yöntemlerle sinir tabakası üzerinde net bir görüntü oluÅŸması saÄŸlanabilir. Günümüzde bu iÅŸ için kullanılan baÅŸlıca yöntemler ÅŸunlardır;
a. Gözlük: Gözün yaklaşık 12 mm önüne yerleÅŸtirilen bir mercek sistemidir. KiÅŸinin kırma kusuruna göre numara belirlenir ve bu ÅŸekilde gelen ışınların sinir tabakası üzerine odaklanması saÄŸlanır.
b. Kontak lens: Korneanın ön kısmına ışığı kırma gücü olan yumuÅŸak veya sert bir materyalin yerleÅŸtirilmesidir. Belli aralıklarla çıkarılması ve deÄŸiÅŸtirilmesi gerekir.
c. Excimer Lazer ve SMİLE yöntemi: Bu yöntemlerle korneanın ÅŸekli deÄŸiÅŸtirilerek kırıcılık gücü azaltılır veya arttırılır. Kornea bir mercek görevi görür ve bir merceÄŸin yüzeyi ne kadar bombe ise kırıcılığı o kadar fazla, ne kadar düzse kırma gücü de o kadar azdır. Bu prensipten yola çıkarak korneanın bombeliÄŸini deÄŸiÅŸtirmenin kırma kusurlarının tedavisinde kullanılabileceÄŸi düÅŸünülmüÅŸtür.
d. Göz içine mercek yerleÅŸtirilmesi: Bu yöntemde kırma kusurunu ortadan kaldırmak için gerekli olan düzeltme göz içine yerleÅŸtirilecek mercekler ile saÄŸlanır. Bazı hastaların kendi merceÄŸi alınır ve onun yerine yeni mercek konulur, bazı kiÅŸilerde ise göz içi merceÄŸi alınmaz ve yeni mercek onun önüne yerleÅŸtirilir.
Keratokonusun Belirtileri Nelerdir?
Keratokonus genellikle ilk olarak 10-15 yaÅŸ arasındaki çocuklarda miyopi ve astigmatizma ile kendini gösterir. Çocuklar uzağı görememekten ÅŸikayet ederler. İlk evrelerde hastalığı normal miyopi ve astigmatizmadan ayırt etmek zordur ve hastalar çoÄŸu zaman gözlük kullanarak normal düzeyde görürler. Bu dönemde biz hekimleri ÅŸüphelendiren bazı durumlar vardır ve bunları gördüÄŸümüzde keratokunus hastalığı için hastamızı araÅŸtırmaya baÅŸlarız. Bu durumlardan en önemlileri; hastalarda gözlük camları ile istenilen düzeyde görme elde edilememesi, gözlük numaralarının hızlı bir ÅŸekilde artması, çocukta göz ovalama alışkanlığı bulunması ve son olarak da ailede keratokonus hastalığının olmasıdır. Hastalık ilerledikçe hastalar gözlükle bile net görememekten ÅŸikayet etmeye baÅŸlarlar.
Kataraktın Tedavisi Nasıldır?
Günümüzde kataraktın tek tedavi yöntemi cerrahidir. Ameliyat ile göz içi merceÄŸimizin zarında geniÅŸ bir delik oluÅŸturulur. Zarın içindeki ÅŸeffaflığını yitirmiÅŸ lifler FAKO cihazı yardımıyla temizlenir. Önceden kırma gücü hesaplanmış yapay göz merceÄŸi içi boÅŸaltılmış olan zarın içine yerleÅŸtirilir. Ameliyat genellikle damla anestezisi ile yapılır ve 10-20 dk kadar sürer. Heyecanlı hastalara ameliyat öncesinde ve esnasında sakinleÅŸtiriciler verilerek ameliyat stresi azaltılır. Operasyon sonrası hastanın gözü kapatılır. Hasta genellikle ameliyattan yarım veya bir saat sonra taburcu edilir ve ertesi gün için kontrole çaÄŸrılır. ÇoÄŸu zaman iki göz aynı anda ameliyat edilmez ve iki göz ameliyatı arasına belli bir süre konulur. Ameliyat sonrası hastalar birkaç hafta damla kullanırlar. Katarakt operasyonu sonrası hastalar genellikle 1 hafta içinde normal hayatlarına dönebilirler. Ameliyat süreci genel hatlarıyla böyledir, doktorlar arasında küçük farklılıklar gösterebilir.
Diyabete Bağlı Göz Hastalığının Belirtileri Nelerdir, Tanısı Nasıl Konulur?
Diyabete baÄŸlı göz hastalığı kendisini çoÄŸu zaman görme azalması ile gösterir. Bu görme azalması ani ve belirgin olabileceÄŸi gibi yavaÅŸ bir ÅŸekilde de ortaya çıkabilir. Bununla birlikte hastalık çoÄŸu zaman diyabetik kiÅŸilerin rutin göz muayenesi esnasında saptanır.
Diyabete baÄŸlı göz hastalığında tanı muayene ile konulur. Rutin muayene ile göz arkasındaki damarların durumu ile ilgili fikir sahibi olunur. EÄŸer hasar oluÅŸmaya baÅŸlamışsa hasar düzeyini ve tedavi gerekliliÄŸini anlamak için FFA* ve OCT** adı verilen testler yapılır. Bu testler ile hastalığın evresine, tedaviye gerek olup olmadığına ve gerekiyorsa da tedavinin ÅŸekline karar verilir.
Çocukluk Çağı Şaşılıklarının Türleri Nelerdir?
Çocukluk çağı ÅŸaşılıklarını sürekli olanlar ve ara ara olanlar diye iki guruba ayırmak daha kolay anlamamızı saÄŸlayabilir. Sürekli kaymalarda beynimizin göz kasları üzerindeki kontrol gücü çeÅŸitli nedenlerden dolayı tamamen kaybolmuÅŸtur. Bu durum göz geliÅŸiminin tamamlanmasından (7-8 yaÅŸ) önce oluÅŸursa beyin çift görmeyi engellemek için bir gözden gelen görüntüyü yok sayar ve o gözde göz tembelliÄŸi oluÅŸur. Aralıklı olan kaymalarda ise beynimizin kontrol yeteneÄŸi sınırdadır ve bazı dönemlerde kontrolü kaybetmektedir. Bu tür hastalarda kaymalar genellikle yorgunlukta, hastalıkta, dalgın bakıldığında veya uykulu dönemlerde meydana gelir. Ara ara olan kaymalarda göz tembelliÄŸi yoktur fakat eÄŸer kayma sürekli bir hal almışsa o zaman göz tembelliÄŸi oluÅŸmaya baÅŸlamış demektir.
Glokom Nedir ve Nedenleri Nelerdir? Belirtileri Nelerdir?
Glokom; göz içi basıncının olması gerekenin üzerine çıkarak görme sinirinde hasar oluÅŸturması olarak tanımlanabilir. Göz içi basıncının artmasının esas nedeni üretilen sıvının göz dışına çıkışının çeÅŸitli nedenlerle engellenmesidir. En sık görülen durum sıvının dışarı çıkışını saÄŸlayan filtre sistemindeki gözeneklerin tıkanmasıdır. Bir diÄŸer neden ise filtre sistemine komÅŸu dokuların anormal ÅŸekilde büyüyerek çıkış yolunu kapatmalarıdır. Her iki durumda da göz tansiyonu genellikle yavaÅŸ yavaÅŸ yükselir ve sinsi bir ÅŸekilde görmenin azalmasına neden olur. Bazen göz içi sıvısının dolaşımı ani olarak sekteye uÄŸrar ve böylesi durumlarda glokom krizinden bahsedilir. Glokom krizi acil bir durumdur ve en kısa sürede tedavi edilmesi gerekir.
Glokom sinsi bir hastalıktır. Yüksek seyreden göz içi basıncı sinir hücrelerine yavaÅŸ ve geri dönüÅŸümsüz olarak zarar verir. Hastalar genellikle ileri evrelere kadar durumun farkına varamazlar. Hastalığın sinsi seyretmesinin bir diÄŸer nedeni ise iki gözümüzün bulunmasıdır. Hernekadar hastalık iki gözü etkilese de bir göz genellikle daha iyi durumdadır ve hasta hayatına bu gözüyle devam ettiÄŸi için durumdan habersizdir. Hastalar genellikle tesadüfen iyi gören gözlerini kapattıklarında diÄŸer gözün daha az gördüÄŸünü farkederler. Hastalık erken dönemde bulgu vermediÄŸinden dolayı rutin göz muayenesi esnasında biz göz doktorlarının en çok üzerinde durduÄŸu hastalık glokomdur. ÇoÄŸu hastanın tanısı da genellikle ÅŸikayeti olmayan hastaların rutin göz muayenesi esnasında doktorun durumdan ÅŸüphelenmesi ile konulur.
Erişkinlerdeki Gözyaşı Kanal Tıkanıklıkları ile İlgili Biraz Bilgi Verir misiniz?
Gözyaşı kanal tıkanıklığı bulunan hastalardaki esas ÅŸikayet sulanmadır. Sulanması bulunan bir kiÅŸide ilk yapılması gereken ÅŸey sulanmanın ÅŸeklinin ortaya konmasıdır. Ara ara olan veya sadece rüzgarlı ve soÄŸuk havalarda meydan gelen sulanma genellikle gözyaşı dışa atım sistemindeki bir tıkanıklığa baÄŸlı deÄŸildir. Tıkanıklığa baÄŸlı sulanma sürekli olur ve kiÅŸinin hayat kalitesini olumsuz yönde etkiler. Sulanmanın özelliÄŸi tespit edildikten sonra muayene ve testlerle gözyaşı kanal sisteminin durumu incelenir. Öncelikle mikroskop altında göz kapaklarındaki deliklerin pozisyonuna ve açık olup olmadığına bakılır. Sonra ince bir kanül yardımıyla kanalın içine girilir ve sıvı verilir. Verilen sıvı hastanın boÄŸazına rahat bir ÅŸekilde geliyorsa kanalın açık olduÄŸu düÅŸünülür. Fakat bazı hastalarda sıvı kanaldan geçerken bir direnç ile karşılaşılabilir. Bu durumda darlıktan ÅŸüphelenilir ve gözyaşı sintigrafisi denilen bir test gerekebilir. Bu testte göze bir sıvı damlatılır ve özel bir kamera yardımıyla bu sıvının gözyaşı kanal sisteminden geçiÅŸi gözlemlenir. Sıvı bir enjektör yardımıyla verilmediÄŸinden ve doÄŸal seyrini izlendiÄŸinden dolayı bize diÄŸer testle elde edemeyeceÄŸimiz bilgiler verebilir.
Keratokonus Nasıl Bir Hastalıktır, Nedenleri Nelerdir?
Keratokonus kornea dokusunun kusursuz bombe yapısını kaybederek koni ÅŸeklini alması nedeniyle oluÅŸan bir hastalıktır. Hastalık her iki gözü de etkiler fakat çoÄŸu zaman bir göz diÄŸerine oranla daha ileri evrededir. Yaklaşık olarak toplumdaki her 2000 kiÅŸiden birinde görülür. Nedeni henüz tam olarak tespit edilememiÅŸtir ama genetik olarak yatkın kiÅŸilerde çevresel faktörlerin de katkısıyla ortaya çıktığı düÅŸünülmektedir. Bu çevresel faktörlerden en önemlisi göz ovalamadır. DiÄŸer nedenler ise kontak lens kullanımı ve bazı baÄŸ dokusu hastalıklarıdır. Hipotez basitçe ÅŸu ÅŸekildedir; normalde gözümüzün sahip olduÄŸu bir göz içi basıncı vardır. Bu basınç korneayı dışa doÄŸru iter ve kornea buna bir direnç gösterir. Herhangi bir nedenle (genetik olarak korneanın direncinin az olması, göz ovalama veya kontak lens kullanımının korneanın yapısında meydana getirdiÄŸi deÄŸiÅŸikler vs.) kornea direncinde meydana gelecek azalma korneanın göz içi basıncına karşı koyamamasına ve öne doÄŸru sivrileÅŸerek kusursuz bombe yapısını kaybedip koni ÅŸeklini almasına neden olur. Bunun sonucunda da kornea kendisine gelen ışınları sinir dokusu üzerinde uygun bir ÅŸekilde odaklayamaz ve görme kalitesi bozulur. Hastalığın ileri evrelerinde korneanın yapısı daha da bozulur ve göz içi sıvısı kornea içine girerek ÅŸeffaflığını da kaybetmesine neden olur.
Katarakt Hastalığı Neden ve Nasıl Oluşur? Belirtileri Nelerdir?
Katarakt hastalığı göz içi merceÄŸimizin içinde bulunan liflerin ÅŸeffaflığını kaybetmesi sonucu meydana gelir. Göz içi merceÄŸimizin içindeki liflerin yapısındaki bozulma genellikle ilerleyen yaÅŸa baÄŸlı olarak meydana gelir. Göze alınan travma, ÅŸeker hastalığı ve göz tansiyonu gibi bazı hastalıklar bu süreci hızlandırabilir. Åžeffaflığını kaybeden lifler göz içine giren ışığın miktarının azalmasına ve giren ışık ışınlarının saçılmasına neden olur. Gerek göze giren ışık miktarının azalması, gerekse giren ışınların saçılması görme keskinliÄŸinin azalmasıyla veya görme kalitesinin düÅŸmesiyle sonuçlanır.
Katarakt hastalığı kiÅŸilerde görme seviyesinde azalma ile kendini gösterir. Görme azalması genlelikle aylar veya yıllar içinde ortaya çıkar. Kataraktın bazı türlerinde hastalar akÅŸamları parlak objelere baktıklarında onların etrafında ışık halkaları görebilirler. Katarakt baÅŸladığında genellikle her iki gözde de mevcuttur fakat çoÄŸu zaman bir gözdeki daha ileri seviyededir.
Şeker Hastalığı Gözü Nasıl Etkiler?
Åžeker hastalığı gözümüzün sinir tabakasını besleyen damarların yapısını bozarak görme gücünü zayıflatır. Gözümüzün sinir tabakasının ihtiyacı olan besin ve oksijen bir atardamar aracılığı ile göze ulaşır. Kan atardamardan kılcal damarlara geldiÄŸinde besin ve oksijen sinir hücrelerine, hücrelerde oluÅŸan atık maddeler ise kana geçer. Damar içine geçen bu atık maddeler toplardamar aracılığı ile gözden uzaklaÅŸtırılır. Diyabet gözdeki hem atardamarları ve toplardamarları hem de kılcal damarları etkiler. Ön planda etkilenen ise kılcal damarlardır. Normalde kılcal damarlar sadece besin maddelerinin ve atıkların geçiÅŸine izin veren fakat damar içindeki diÄŸer maddeleri geçirmeyen bir yapıya sahiptir. Åžeker hastalığı kontrol altına alınmadığında zamanla kılcal damarların yapısını bozar. Bu bozulma sonucu ya kılcal damar tıkanır ve çevresindeki dokuları besleyemez hale gelir yada sızdırmaz yapısını kaybederek etrafındaki hücrelerin arasında sıvı birikmesine neden olur. Kılcal damar tıkanıklığına baÄŸlı hasar geri dönüÅŸsüz bir hasardır ve günümüz tıbbında yapılabilecek pek fazla birÅŸey yoktur. Sıvı kaçağına baÄŸlı olarak meydana gelen görme azalması ise çeÅŸitli yöntemlerle kısmen veya tamamen geri döndürülebilir. Daha az sıklıkla olmakla birlikte ÅŸeker hastalığı gözün atardamar ve toplardamarında veya onların dallarında tıkanmaya yol açarak görme azalması yapabilir.
Yaşa Bağlı Sarı Nokta Hastalığı Nedir, Belirtileri Nelerdir?
Bazı kiÅŸilerde ilerleyen yaÅŸ ile birlikte tıpkı saçlarımızdaki beyazlama gibi gözümüzün sinir tabakasında da bazı deÄŸiÅŸiklikler meydana gelir. Bu durum kimi insanlarda altmışlı yaÅŸlarda, kimi insanlarda ise seksenli yaÅŸlarda ortaya çıkar. Meydana gelen deÄŸiÅŸiklikler çoÄŸu kez görme azalmasına neden olmaz fakat bazı insanlarda süreç farklı bir yola sapar ve hastanın görme düzeyini azaltacak sonuçlara neden olur. DeÄŸiÅŸiklik sürecinin kimlerde hastalığa dönüÅŸeceÄŸi ve bu süreci etkileyen faktörler günümüzde tam olarak aydınlatılamamıştır. Sadece ailesinde sarı nokta hastalığı bulunan ve sigara içen kiÅŸilerde hastalığa dönüÅŸüm riskinin daha yüksek olduÄŸu tespit edilmiÅŸtir.
Sarı nokta hastalığının temel olarak iki tipi vardır; kuru tip ve yaÅŸ tip. Kuru tipte ön plandaki problem sinir tabakasındaki hücrelerin kaybıdır. Bu kayba baÄŸlı olarak hasta yavaÅŸ yavaÅŸ görmesinin azaldığını farkeder. Kuru tip yavaÅŸ seyirlidir. YaÅŸ tipte olduÄŸu gibi sinir tabaksında kanama veya sıvı birikimi yoktur. YaÅŸ tip sarı nokta hastalığında ise durum biraz farklıdır. Sinir tabakasında meydana gelen deÄŸiÅŸikliklere baÄŸlı olarak göz içinde çeÅŸitli maddeler üretilmeye baÅŸlar. Üretilen bu maddeler yeni damar oluÅŸumunu tetikler. Vücudun ürettiÄŸi yeni damarlar gerçek damarlarımız gibi saÄŸlam deÄŸildirler; sıvı sızdırmaya ve kanamaya eÄŸilimlidirler. Tedavi edilmediklerinde bu damarlar gerek sıvı sızdırarak, gerekse kanayarak çevre dokulara zarar verir ve kalıcı görme azalmasına neden olurlar.
YaÅŸa baÄŸlı sarı nokta hastalığı birçok ÅŸekilde kendini gösterebilir. Kuru tipte genellikle ilk ÅŸikayet okumada ve kiÅŸlerin yüzlerini tanımada zorlanmadır. YaÅŸ tip sarı nokta hastalığında ise bu ÅŸikayetlere ek olarak cisimleri eÄŸri veya kırık görme gibi semptomlar görülebilir. Bu tür ÅŸikayetleri olan kiÅŸilerin en kısa sürede bir göz hastalıkları uzmanı tarafından muayene edilmeleri gerekir.
Çocukluk Çağı Kaymaları Nasıl Tedavi Edilir?
Çocukluk çağı kaymalarına tedavi açısından bakıldığında üç ana grup ortaya çıkmaktadır. Bunlardan birincisi gözlükle düzelen kaymalar, ikincisi ise gözlükle düzelmeyip cerrahi müdahale gerektiren kaymalardır. Son grup ilk iki grubun karışımından oluÅŸur. Üçüncü gruptaki hastalarda kaymanın bir kısmı gözlükle düzelirken geri kalanı için operasyon gerekir. Kayması olan bir çocukta öncelikli yapılması gereken hastanın hangi guruba girdiÄŸini tespit etmek ve ona göre bir tedavi stratejisi belirlemektir.
Çocuklarda Göz Yaşı Kanal Tıkanıklıkları ile İlgili Biraz Bilgi Verir misiniz?
Gözyaşı kanal sisteminin geliÅŸimi çoÄŸu zaman doÄŸumdan önce tamamlanır. Bazı bebeklerde ise oluÅŸum tamamlanamaz ve çocuk gözyaşı kanalı seviyesinde bir tıkanıklık ile dünyaya gelir. Böylesi durumlarda doÄŸumdan birkaç gün sonra gözde sulanma ve çapaklanma görülür. Bu bebeklerin çoÄŸunda ilk bir yıl içinde kanal kendiliÄŸinden açılır.